5 Ağustos 2011 Cuma

Ulan Facebook...


Bu facebooktaki saçmalığa anlam veremiyorum.Hem bize arkdaş öneriyor tanıyor olabilirsin diye, hemde ekleyince yok efendim çok fazla kişi ekledin seni engelliyorum diyor. Lan iyi de o zaman niye bana tanıyor olabilirsin diyipte eklettiriyorsun milleti. Ayıp değil mi senin yaptığın. :)Millet neyine hasta bu facebook'un anlamadım. Lavuklar birde diyor ki eğer yanlış yaptığımızı düşünüyorsanız bize yazın.Yazsam ne olacak 500 milyon insanın arasından bana cevap verebilecek misin hıyar ağası. :) Sende varmı o kadar kapasite.

Gerçekten insanların herşeyi artık facebook olmuş. İş ilanları,satışlar,eleman arayanlar,popülerliğini artırmak isteyenler,reklam ilanları,araba ilanları ne varsa hepsi facebookta. Facebookun kölesi olmuş milletimiz resmen. Hayır yapacak birşey de yok ki. Sizin yaptığınız bizim yapmak isteyipte bulamadığımız şeyler mi var varsa söyleyin kul hakkıdır bu ya. :)

İnşallah gelecekte facebookun bu iktidarlığı biter. Yoksa insanlığın hiç iyi bir yere gittiğini düşünmüyorum.5 yaşında bir çocuğun bile facebooku varsa.Alem ayvayı yemiş demektir.Biraz gezin arkadaşlar etrafınıza bakın, devekuşunun kafasını kuma gömmesi gibi kafanızı facebooka gömmeyin. :)


Mustafa KÖSE
Bir mizah ve edebiyat klasiği yazarı.
Kısaca dünyanın en iyi yazarı. :)

21 Temmuz 2011 Perşembe



''Ben senin bildiğin kızlardan değilim'' diyen kızlara harbi kıl oluyorum arkadaş. Düşünsenize bunu bir erkekte diyebiliyor. Oğlum siz manyak mısınız lan ? Nasıl yani siz bizim bildiğimiz kızlardan ya da erkeklerden değilsiniz. Sizin 3 kolunuz 2 burnunuz yada 3 kulağınız mı var. Sonuç itibari ile hepimiz aynı sayıda kola aynı sayıda kulağa ve ağıza sahip değil miyiz ? ( Engelli arkadaşlarımız hariç.) 

Bazen böyle söyleyen kişilere aynısını söylüyorum bu sefer de diyor ki  ben öyle demek istemedim. SEn gerizekalı mısın ? O zaman söylemek istediğini söylesene be birader. :)
Sonra bize kızıyorlar sen nasıl bir adamsın diye. Benim adamlığım da birşey yok ki be arkadaş. Sorun bende değil ki sende. :)

Baybudala14
Bir mizah klasiği uzmanı.

20 Temmuz 2011 Çarşamba

Kayıp aranıyor...





İçimdeki çocukluğu kaybettim. Görenlerin ya da görmüş gibi olanların lütfen en yakın çocuk esirgeme kurumuna ve ya aşağıda yazmamış olduğum numaralara başvurmamasını önemle rica ederim. Şayet vermemiş olduğum bir numaraya başvurmaya çalışmanız biraz salaklık olurdu.Gerçi sizinde umrunuzda mı sanki benim kaybolan çocukluğum. :)

Çocukluğumu bulup bana teslim edenlere hiç bir şey vermeyeceğime söz veriyorum. Niye vereyim ki lan çocukluk zaten benim bu işten benim ne karım var ki sana vereyim.Manyak mıyım lan. :)

Şaka bir yana da insanların %80'i çocukluğuunu küçük yaşta kaybetmiş ve hiç bulamamıştır. Ya da bulmaya erinmiş de olabilir.(Çok tembel bir ülke olduğumuz için. :) ) Arkadaş ortamında çocukluktan konu açıldığında anlatacak o kadar çok anımız olur ki saatlerce sürebilir bu sohbet. Kimimiz yan komşunun meyve bahçesine dalıp ne varsa araklamışızdır. Kimimiz kızlara laf atmış sonra bir güzel dayak yemişizdir. Kimimiz 20 kişinin arasına dalıp dayak yemeden çıkmışızdır. ( Lan bunu 5 yaşındaki çocuk bile yemez. 20 kişinin arasına dalmışta burnu bile kanamamış siktir ipne. :) )

Kısaca anlatacak çok anımız olur.Sonra konu kapanmaya başlayınca o mükemmel kelimeler çıkar ağzımızdan neydi lan o yaptıklarımız,yaşadıklarımız diye. Fakat birde işin diğer tarafı vardır. Yapamadığımız o kadar çok şey olur ki onları söylemek gelmez içimizden. (Neydi lan o yapamadıklarımız ama :):) )

Artık çocuk değiliz.Sizden çocuk olmanızı isteyen de yok. ( sakın yanıma gelip agu agu yapmayın valla çarparım ağzınıza :) ) Fakat her ay 3-2-1 günde olsa çocukluk yapın lunapark'a gidin, yan komşunun eriklere ve elmalara dalın, 20 kişinin arasına dalın mesela yada birine pipimi ye deyin, yaşayın işte olum yapabildiğinz kadar çocukluk yapın ayda sadece 3-2-1 gün çok mu zor ?( bu son önerdikleri mi Usain BOLT gibi koşabiliyorsanız yapın, şayet yaptığınız zaman sizi çok kovalayan olacaktır. :) ) Bunları niye söylüyorum. Niye olacak lan senin yararın için bak seni düşünüyorum her daim.

İnsan vücudunun daha verimli çalışabilmesi için dinlemeye ve eğlenmeye ihtiyacı var. Bunu hiçbir insanoğlu inkar edemez. ( Ha! Ben hayvanım ederim diyorsan o başka arkadaş. :) )




Saygılarımla,
Baybudala14
Bir mizah klasiği

İçermiş o bu akşam....





Biraz önce bir reklam gördüm. Daha doğrusu bir siteye girdim ve girer girmez yeni bir sayfa da reklam açıldı. Reklam bira reklamı....


Neymiş istediğin kadar iç yasal sınırın altında içmiş oluyormuşssun.Reklam süresince toplam 5 bira falan içiyorsun sonra bir kızla tanışıyorsun ardından arabaya biniyor ve yolculuğa başlıyorsun.Kısa bir yolculuktan sonra polisler sizi çeviriyorlar. Üfle diyor ilk başta zorlanıyorsun üflemeye tabi işin tecrübesizliği var üzerinde, sonra üfleye biliyorsun ve yasal sınırın altında yazan bir yazı çıkıyor. Kimi yiyorsunuz lan siz ? Ben 5-6 bira içeceğim ve yasal sınırın altında çıkacak öyle mi? :) Yemeyin oğlum milleti, millet de gerçek sanıp gidecek bara 5-6 adet birayı bitirecek ardından polis çevirince geçirecek cezayı. :)


Akıl karı bir reklam değil bana sorarsanız. Hatta bir bira reklamı olduğunu başta.İzlemezdim bile sadece meraktan izlemek zorunda kaldım. Oh ne güzel memleketimin halleri. :) Sen iç iç iç sonra üfle sınırın altında çıksın hadi lan oradan yalancıların ağası.Kimisinin bünyesi sağlamdır içer içer dokunmaz kimisinin de bünyesi hafiftir bir birada gider. Böyle reklamlara ihtiyacınız mı var sanki. Türkiye'nin %70 içici zaten. Milleti böyle inandırıyorsunuz sonra kazalar artınca yasak getirilsin diye söylenenler oluyor.Zaten o birayı nasıl içiyor insanlar onuda anlamış değilim ama neyse orası beni ilgilendirmez. Meraklısına sitenin ismini söyleyeyim.


www.icerimbenbuaksam.com.


Bende içiciyim arkadaş bende içiyorum içmiyor değilim ama meyve suyu içiyorum ne kadar sağlıklı bak. Lan gene verdim sosyal mesajımı. :)


Baybudala14

13 Temmuz 2011 Çarşamba

Abi önünden geçiyorsun işte ne olur bıraksan...

Toplu taşıma araçların o kadar çok para veriyoruz ki maaşımızın yarısı nerdeyse toplu taşımaya gidiyor.Fakat artık para vermemeyi sağlayacak bir yönetem buldum. Düşünün siz taksicisiniz bende sizin müşteri adayınız. :) Ben yavaşça yaklaşıyorum ve bir soru yöneltiyorum:

+ Abi ne tarafa yolculuk ?
- (Şaşırarak) Taksim tarafına gidiyorum eğer siz başka yere yolculuk yapacaksanız orayada gidebilirim.
+ Abi bende taksime gidiyorum beni de bıraksana be.
- Gel kardeş ayıpsın parasını verdikten sonra niye olmasın.
+ ABi ne parası ya zaten yolunun üstü.
- İyi de kardeşim benim işim bu taksiciyim ben normal bir vatandaş arabası değil ki bu taksi ya.
+ Lan ne olur bıraksan ya yolunun üzeri diyoruz işte insanlık öldü mü? Bıraksana işte 5 kuruş için ettiğin laflara bak değer mi ?
- Ya kardeşim var git işine yoksa elimden kaza çıkacak.
+ Bıraksana arkadaş zaten yolunun üzeri diyorum niye böyle yapıyorsun ikimizde dünya kardeşi değil miyiz?
- Seninle mi uğraşacağım lan Allah'ın delisi yürü git başımdan ( gaza basar vınnnn )


Düşünsenize adamın yolunun üzeri ama bırakmıyor bu ülkede harbiden insanlık ölmüş. Fakat gömecek mezar bulamamışlar o yüzden ruh gibi gwziyoruz yollarda.:)

Şaka bir yana da harbiden bunu bir ara düşünmedim demem çünkü düşündüm, fakat taksicilerin ne kadar sinirli ve agresif insanlar olduklarını bildiğim için hiç kalkışmadım. Adam bizi levye ile kovalar. ZAten günde kaç kişi ile uğraşıyor garibanlar birde benim gibi delil ile mi uğraşssınlar. :)

Bu yazı da pek bir komiklik bulamayabilirsiniz. Çünkü bunu bir fikir olarak yazdım. Ama bu fikri denemeye kalkmayın benden söylemesi. :)

Baybudala14..

Veli toplantısı..


Veli toplantılarını hepimiz ilköğretim  ve lise gibi okullardan biliriz. Olay nedir., annelerimiz yada diğer bir deyişle velilerimiz konuşulmak üzere toplantılara çağrılır kimimizin ki gelir kimimizin ki ise ya işi olur gelmez ya da biz haber vermezdik. :) Peki ''arkadaş iyi de ulan benim derslerimi ben düzeltemiyorum da velim mi düzeltecek'' diye söylenmeden edemiyorduk o zamanlar. Zaten tembel öğrencilerin genelde velileri hiç toplantılara gitmezdi. :) Benim velimin gittiği toplantı sayısı 1 elin 5 parmağını geçmez. Yani düşünün ne kadar tembel bir okul dönemi geçirmişim. :) İlk zamanlar gerçekten de dersler için çağırdıklarını düşünüyorum velileri....
Fakat anladım ki bence velileri oğlunun ve ya kızının dersleri için değil , resmen kafalayıp parasını sömürmek için çağırıyorlarmış.  Öğrenci notları sadece araya vesile oluyor. :)


Annemin gittiği her toplantıda ( toplam 3 ya da 5 toplantıya gitmiştir) konuşulan ilk konu aidat parası idi. Ulan bu aidat parası niçin alınıyor hala anlamış değilim :)12 yıllık okul hayatımda bu okul aidat parasının bir faydasını gördüysem 50 cent olayım ya :) ( Arap yani :) ) Neymiş efendim '' Biz bu aidat paralarını sizin için istiyoruz , fotokopi parası vermeyin istiyoruz '' gibi kelimeler sarfediyorlar fakat hiç inandırıcılıklarını gösteremiyorlar. :) 12 yıllık okul hayatımda verdiğim fotokopi parası , fotokopi makinası bozuldu parası , A4 , A5  kağıt parası  , temizlik malzemeleri parası ve spor ile ilgili ürünler alacağız paraları ile Ortaköy ya da Bebek'te 8 yıldızlı bir villa  diktirmiştim  :) Birde ne hikmetse dersleri hep iyi öğrencilerin annesi gelir. Yani enayi kesim diyebiliriz. Burda ise değinmek istediğim nokta bu çalışkan velilerin annesi '' benim oğlum bu bak ne kadar başarılı ve çalışkan '' diye diğer annelere tekrar tekrar iletmeye çalışırlar. Sanki diğer veliler okunan notları duymuyor. Ualn çalışkan oluyor da ne yapıyor büyüyünce bir bok olamayacak ki. Soracaklar İstanbul'un neresini biliyorsun sayacak 2 tane ilçe bana sorsalar tüm İstanbul'u biliyorum. Niye ? Çünkü zamanında alt yapıya yatırım yaptık. (dersler hep kötüydü ama olsun :) ) 


Birde veliler abartmaya bayılırlar. Okul birincisi olduysa oğlu başlarlar övgülere benim oğlum şöyledir de böyledir de vay efendim ondan iyisi yokta. Hiç unutmuyorum bir kere muhasebe dersinde 99 almıştım. (Aslında 100'de ipne hoca bilerek yaptı biliyorum. :) ) Ve o zamanlara bir toplantı düzenlenmişti. Bizim müdür yardımcısı sınıfa gelip ''Yarın annesi gelmeyen kişi ertesi sabah okula gelmesin'' diye bir uyarıda bulununca mecburen annemizi çağırdık. Hali ile annem de toplantıdaki yerini aldı. Neyse annem benim okul birincisi olduğumu duyunca başladı konuşmaya , işte '' benim oğlum çok akıllıdır biraz derslere verse kafayı kimse onu geçemez neler söylüyor ki neler :) Bu konuyu tam 1 yıl boyunca gördüğü her akrabamıza anlattı. Teyzemlere ,dayımlara, halamlara ,  dedemlere  ve bulabildiği tanıdığı kim varsa hepsine birer birer anlattı. Eline ne geçti ? Haylaz bir tane delikanlı :)


Yani gereği itibariyle ele aldığımız şu konuyu son söz ile bitirmek istiyorum. Sayın çok değerli çalışma arkadaşlarım ve değerli basın mensubları , Milli eğitim bakanlığına tekrar sesleniyorum böyle oyunları bırakın ve aidatı lütfen kaldırın. Yahu zaten okula yazılırken para veriyoruz ıvır - zıvır parası veriyoruz birde daha fazlasını istemeyin yeter be sömürdünüz.. :) Zaten geliri 700 (Asgari ücret ) olan bu millettin zor geçindiği dönemde birde aidat almaya çalışarak iyice komikleşmeyin . Çünkü komikleştikçe batıyorsunuz ve siz battıkça eğitim - öğretim bitiyor....

Meydan-ı Taksim

İstanbul ' da bulunan ve şehrin en çok rağbet gören yerlerinden biri olan taksim meydanını herkes hemen hemen bilir. ( İstanbul dışındakiler için söylüyorum fakat içindede bilmeyenler var onları da mazur görelim :)  Ezmeye gerek yok :)

Neyse konuya geri dönüyorum. Taksim meydanına her uğradığım da insanların arasından itişe kakışa geçiyorum , aslında bir nevi buradan yetkililere sesleniyorum ''Allah rızası için artık şu istiklal caddesindeki insanlar içinde trafik polisleri atansın.'' :) Şayet atanmadığı her vakit her gün en az 20 kişi ile daha çarpışıp en sonunda ya onlar ya da ben hastanelik olacağım....

İşin birde iç yüzü var. Taksim ' e yada bir diğer deyişle istiklal caddesine çıkan herkes o kadar çok müzik aletleri görür ki müzik kurslarına gitmeye gerek kalmaz :) Mesela en son gittiğim de kızıl dereliler ya da derililer ya da deliler her ne oksa lan işte :) kendi has müziklerini millete sergiliyorlardı. Fakat bir durumu farkettim tabi yanımda ki dostlarımla  beraber tespit ettik bu fikri  (Engin ve Cengiz' e bu fikiri beraber bulduğuumuz için teşekkürler :) ), yabancı olupta flüt çalan herkes hem seyirciyi topluyor  hem de parayı götürüyor. Yan tarafında ise bir türk kıçı ile saksafon çalsa kimsenin umrunda olmuyor :) Lan ne kadar ilginç insanlarımız var  :) Elin gavuruna para yağdırıyor Türk ' e gelince '' abi valla bende de beş kuruş yok be '' diyebiliyor. :)
'' Bir önceki makelen de sende öyle söylemiştin ''  dediğinizi hissediyorum. Bende harbiden yoktu lan içiniz fesatlığa kaçmasın :):)

Taksim ' in müzik ile arası gerçekten baya bir iyi. Dediğim gibi her tür müzik aletini çalan var. Hayatım da görmediğim bir yeneke ye benzeyen bir müzik aleti çalıyordu bir adam , bir an düşündüm '' gidip sorayım lan ne bu '' diye sonra adamın bana sanki sorma dümdüz küfür ederim diyeceğini düşündüm. (  Resmen adamı orada kötülerin kralı ilan ettim ya neyse :) ) Saksafon , darbuka , gitar , davul ( davulun olması ramazan - ı şerif dolayısıyla normal , fakat anlamadığım konu Taksim meydanındaki herkes uyanıkken bir davulcunun  gelipte orada davul çalması ne kadar normal bilemiyorum :) ) zurna , kızıl deliler ( sanki bu kulağa daha hoş geliyor , en azından bana ) ve daha ne isterseniz var. Düşünün keman bile var be :) Bir de bize modern ülke değilsiniz der Avrupa birliği , lan biz sokakta bile müzik çalıyoruz siz ne bok yiyorsunuz :) Her yeri medeniyet kokuyor ülkemin be :)  Laf lafı açıyor konu sürekli başka yerlere dağılıyor. Galiba bunu yapmayı seviyorum yani yazmayı.....


Aslında işin gerçeği taksim meydanını pek sevmiyorum. Çünkü o kadar çok kişi geliyor ki adım atacak yer olmuyor. Ama malesef iş gereği artık o caddede izin günüm hariç her gün çekmeye maahkumum :) Bununla ilgili bir atasözü bile var hatta '' Elim mahkum bir yerim de gardiyan '' Yapacak birşey ve diyecek bir söz yok :)

 Baybudala14

PİPİMİ YE! ....

Küçükken ne güzel günlerimiz olurdu değil mi? Hep eğlenir, deliler gibi bir sağa bir sola koşar türlü türlü oyunlar oynardık, fakat doğum tarihimiz gelip her sene 1 yaş büyüdükçe yok olur giderdi içimizdeki o delilik ve oyun oynama istekleri.
    O kadar güzel günlerimiz olurdu ki her önümüze gelene istediğimizi söylerdik. Özellikle erkekler bu konuda muhteşem derece de sevilen kelimeler kullanabiliyorlardı. Kızlar ise böyle bir fırsatları olmadığı için üzülüyor gibiydiler (Hani lan herkes özgür ve eşitti J) Küçükken erkek çocuklara o kadar yüklenirdi ki babalar çocuk zaten hayata küfürbaz gelirdi. Sonra suç bizim oluyor ulan babamız dini öğrettide bizmi öğrenmedik J Annelerin çabaları bu dönemlerde hep yetersiz kalmıştır, galiba bu gidişle hiç bir şekilde de çabalarına ulaşamayacaklardıır.

Çoçuk konuşmaya hemen başladığı vakitten itibaren ‘’ Söv olum şu amcaya’’ , ‘’ Amcana pipine ye de bakayım ‘’ , ‘’ abi ye küfret oğlum ‘’ gibi cümleler kurup resmen çocukları küfürbaz olmaya davet ediyorlar. Çocuğum olduğunda  ‘’öp bakalım şu amcanın elini ‘’ , ‘’ Seni seviyorum de amcaya ‘’ , ‘’ Senin ben de bakim amcaya’’ yok sonuncusu olmayacaktı. İşte bende zamanında alıştırıldığım için mekanizma direk o tarafa kayıyor J


Mesela ‘’Pipimi ye ‘’ kelimesini küçükken erkek çocuklarının %85’i kullanmıştır. Ne kadar büyük ve çarpıcı rakam değil mi? J Ama malesef ‘’ Pipimi ye’’ hayatımızda o kadar önemli bir yer aldı ki bir daha gitmedi o aldığı yerden. Küçükken ‘’pipimi ye dediğinizde ‘’ Ne kadar sevimli diyebilen çok oluyordu.’’ Ama şimdi öyle mi bu durum?  ‘’Pipimi ye’’ dediniz diyelim, 19 yaşındasınız karşıdaki adam size bakıyor ve bağırmaya başlıyor siz kaçıyorsunuz ama nafile adam koşuyor peşinizden Kadıköy’den Eminönü’ne yüzerek geldiniz ama adam hala arkanızda J Yapacak bir şey var mı? Malesef yok.... J
Ne olacak peki bu memleketin hali? Aman Çektir et be... Bir ‘’Pipimi ye’’ demeyle ne olacak sanki demeyin.... (Nah girersiniz siz Avrupa birliğine, bu sözleri kulanmayın diye bir yasa çıkarırsa AB şaşırmayın. Gerçi boşver girmek isteyen kim ki babasını satayım J)


Baybudala14

Delilerin iftiharı...

Evet baylar ve bayanlar. Şu anda okumakta olduğunuz bir yazı değil benim içimdeki sesin size verdiği konferans konuşmasıdır. :) Adım Mustafa , Mustafa KÖSE. Bu ismi şu anda pek duymamış olabilirsiniz. Fakat bu hiç duymayacağınız anlamına gelmez. Çok yakında , az sonra , birazdan ya da şimdi. Bu ismi gelecekte çok duyacak ve ne adam ya. '' Ulan sen beni güldürdün Allah'ta seni güldürsün'' , '' Kralsın lan sen'' , veya '' Ulan seni ........ '' :)
diye söyleneceksiniz bile. :) Yalnız şunu belirtmeliyim ki en son şekli bir örnek olarak verdim ama en çok bu tabirle hatırlanacağımı da bilmiyor değilim :)

Kendime delilerin iftiharı diyorum. Çünkü akıllı olsam burada ne işim var ki lan. :) Şimdilik içimdeki sesin verdiği konferansın sonuna gelmekle beraber, kendinize hakim olmanızı ve lütfen beni düzgün cümlelerle hatırlamanızı isterim.

İyi Eğlenceler...

Mustafa KÖSE
BayBudala14